Bir Dünya Klasiği “Savaş ve Barış”

İstanbul Şehir Tiyatroları’nın “Klasikler Devam Ediyor” mottosuyla duyurduğu bir sezona giriş yaptık. Savaş ve barış ise bu sezonun yeni oyunlarından olan bir klasik. Lev Tolstoy‘un ünlü romanından uyarlanarak metne dökülen bu oyun 4 Ekim çarşamba günü prömiyerini yaptı, biz ise cumartesi günkü matine gösteriminde izleme ve deneyimleme şansı yakaladık.

Kitabı okumayanlar için öncelikle konuyu özetlemek gerekir diye düşünüyorum.

“Savaş ve Barış”, 19. yüzyıl Rusya’sında geçen bir epik romandır. Hikaye, Napolyon’un Rusya’ya saldırısı sırasında yaşanan olayları ve çeşitli aristokrat ailelerin hayatını anlatır. Başlıca karakterler arasında Pierre Bezukhov, Andrei Bolkonsky ve Natasha Rostova bulunmaktadır. Pierre, hayatın anlamını arayan bir adamdır. Andrei, savaşın anlamsızlığını sorgularken, Natasha ise genç bir kadın olarak hayatın karmaşıklıklarıyla baş etmeye çalışır.

Hikaye, savaşın dehşetini, aşkın gücünü, insan doğasının karmaşıklığını ve tarihsel olayların bireylerin yaşamlarını nasıl etkilediğini derinlemesine inceler. Tolstoy, karakterlerinin içsel dünyalarını ve duygusal zenginliklerini ustalıkla tasvir ederken, aynı zamanda savaşın dehşetini ve anlamsızlığını eleştirir.

“Savaş ve Barış”, insan doğası, tarih, aşk ve ölüm gibi evrensel temaları işler. Tolstoy’un derin felsefi düşünceleriyle harmanlanmış bu epik roman, okuyuculara insanın varoluşsal sorularını sorgulatırken, aynı zamanda Rus tarihine ve kültürüne dair derin bir anlayış sunar.”

Böyle derin bir romanı elbette tiyatro oyununa uyarlamak pek kolay değil, ciddi bir emek ve iş gücü gerekiyor. Tolstoy’un bu romanı, sadeleştirilmemiş haliyle ortalama 1000 sayfalık bir kitap. Dolayısıyla bunu 3 saat 10 dakikaya sığdırmak oldukça zor.

 

Gelelim oyun hakkındaki yorumlarımıza.

Öncelikle oyun, çok ağır bir oyun. Yani kendinizi kandırmadan “ben sağlam bir tiyatro seyircisiyim.” diyemiyorsanız bu oyun size göre değil. Biz yıllardır her çıkan oyunu izlemeye çalışan insanlar olarak bile, zaman zaman ciddi anlamda koptuk konudan. Oyun içerisindeki konu geçişleri çok sert! Bir bölümü izlerken, başka bir bölüme geçildiğinde “dur lan bir şey anlatıyordunuz, ne oldu şimdi” gibi bir durumda kaldık. Evet kendinizi vererek izlediğinizde zaten konu yerine bir şekilde oturuyor ama bunun için biraz yorulmanız gerekiyor.

Öte yandan 3 saatlik bir oyunu izlemek bir risktir. Sıkılıp salondan çıkan insanlar gördük ki gerçekten çok ayıp bir şey. Oyun ağır ama sıkıcı değildi. Her şeyden önce ortada çok büyük bir emek var, bu emeğe saygısızlık oldu. Bir dünya klasiği izlemek öyle her zaman karşınıza çıkan bir şey değildir. Gittiyseniz mutlaka tadını çıkarmaya bakın. Gerçekten çok özel isimlerle, özel bir oyun ortaya konulmuş. Eksiklikler var mı? Var! Ancak oyunculuklar durumu biraz toparlıyor bu aşamada.

Birinci perdede yer alan metin daha derli toplu iken, ikinci perdede “hadi toparlayalım bir an önce” gibi bir durum ortaya çıkmış. Keza oyunun toparlanması 1,5 saat sürüyor. Çok hızlı anlatımlarla, çok keskin geçişlerle yer alan ikinci perde izledik. Buna gerek var mıydı bilemedim. Daha az detay barındıran bir metinle, 3 saate yumuşak bir yayılma mümkün gibi duruyor.

Dekor

Klasikler dediğimiz zaman aklımıza gelen ilk şey tabi ki sahne dekoru ve dönem kıyafetleri oluyor. Bu açıdan ele alırsak ilk perdenin sahne dekoru daha somut, ikinci perdenin dekoru ise çok çok daha soyut bir şekilde bizi karşıladı. Sahne içerisinde dekorun çeşitli kullanımlarını seviyoruz. Saray görüntüsünden, karlı bir dış görüntüye geçiş oldukça işlevseldi. İlk perdede söylenebilecek bir şey yok ama ikinci perdede gördüklerimiz, bizim hayal ettiğimizin dışında oldu. Bir Tartuffe dekoru bekleyen varsa, bu oyundan onu beklemesin.

Oyunculuklar

Oyunun başrollerinde Levent Üzümcü, Can Başak, Ayşegül İşsever gibi usta diyebileceğimiz isimler üstleniyor. Bu açıdan bakıldığında oyunun sağlam temellere oturtulduğunu söylemek gerekir. Şehir tiyatroları “biz bu oyunu önemsiyoruz.” demiş! Bu çok belli. Bunun dışında bize göre parlayan 4 oyuncu daha vardı. Dilara Demirdüzen, İlker Sami Kılıç, İpek Uğuz ve Murat Bavli oyunun diğer taşıyıcı kolonlarıydı. Yüksek bir performansta günde iki kere bu oyunu sergilemek gerçekten çok zor. Bu açıdan bakıldığında büyük bir alkışı hak ediyorlar.

Reji ve Işıklar

Aleksandar Popovski oyunun yönetmeni. Avrupa’da bir çok oyunu yönetti. Kendisi makedon ve 2011 yılında şehir tiyatrolarına misafir olarak davet edildi. Aynı yıl Tehlikeli işler adlı oyunu yönetti ve Afife Ödülleri: Yılın en başarılı tiyatro yönetmeni ödülünü aldı. Böylesine iyi arka plana sahip olan bir yönetmenin oyununu eleştirmek elbette haddimiz değil. Sadece izleyici olarak bazı yorumlarımız var o kadar. İzleyici olarak keyif aldığımız veya sıkıldığımız yerler var hepsi bu. Bu açıdan kimseyi gücendirmek veya kızdırmak istemeyiz.

Yönetmenin kendisi ortaya bir klasik koymak istemiş bu açıdan teşekkür ederiz. Keza büyük prodüksiyonlu bir klasik, şehir tiyatrolarında çok fazla olan bir şey değil. Ancak bizim ülkemizde bu tarz klasikler sahneleniyorsa; sahne tasarımından tutun, ışıklara kadar; müziklerden tutun, kıyafetlere kadar her şey döneme uygun olmalı beklentisi hakim. Çünkü bizim toplumumuz bir klasik izlemek istiyorsa, ikinci perdede olduğu gibi; sahnede, döneme uygun olmayan bir plastik sandalye veya buzdolabı görmek istemeyecektir. Sayın Popovski’yi anlıyorum… Oyunda anlatım biçimini de o tarz bir sahneye uygun olarak işlemiş. Ancak bizim istediğimiz bu değil. Keza ikinci perdede dışarı çıkan insanların sıkıldığı nokta tam olarak burasıydı.

Işık tasarımı Osman Aktan’a emanet edilmiş. Işıklar oldukça yerinde ve dozunda kullanılmıştı. Dramatik sahnelerde yeterli etkiyi verirken, kar yağan sahnelerde ise o soğuk etkiyi fazlasıyla hissettirdi tebrik ve teşekkür ederiz.

Son söz ve puanlama

Bir dünya klasiği izlemek isteyenlerin bir kere gitmesi gereken bir oyun. Ancak izledikten sonra birine tavsiye edeceğinizi sanmıyoruz. Bir arkadaşınızı alıp, bir kez daha gider misiniz emin değiliz. Yer yer keyifli, yer yer hüzünlü bir hikaye bu. Sezonun yeni oyunlarından olması sebebiyle, tüm oyuncular heyecanlı ve enerjisi yüksek, bunu kaçırmanızı istemeyiz. Işık, dekor, konu ve oyunculuklar ele alındığında bizim bu oyuna puanımız.

6,8 / 10

 

Leave a Comment